Tutuklama, soruşturma evresinde savcılığın talebiyle sulh ceza hakimliği tarafından, kovuşturma evresinde ise savcılığın talebi veya mahkemece resen verilen, delillerin korunması, şüpheli veya sanığın kaçmasının önlenmesi gibi amaçlarla başvurulan bir koruma tedbiridir. Cmk’da yer alan tabiri caizse en ağır tedbirdir. Tutuklama kararı hem kovuşturma hem de soruşturma aşamasında verilebilir. Ancak her iki aşamada da bu kararı sadece hakim verebilir. Savcı şüpheliyi ancak tutuklama talebi ile nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edebilir veya kovuşturma aşamasında mahkemeden sanığın tutuklanmasını talep edebilir. Savcı tek başına tutuklama kararı veremez.
Tutuklama da amaç sürecin deliller karartılmadan, şüpheli veya sanık kaçmadan daha sağlıklı bir şekilde ilerlemesidir. Tutuklama tek başına bir çözüm olmayıp geçici bir tedbir niteliğindedir. O nedenle tutuklama bir ceza kesme aracı olarak değil de tedbir olarak uygulanmalıdır. Aksi halde kişi özgürlüğüne haksız müdahale gerçekleşmiş olur. Kişi hürriyeti gerek İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinde gerekse anayasamızda güvence altına alınmış olup ancak yasa ile sınırlanabilir. Bu nokta da kişinin haksız tutuklanması halinde devreye itiraz süreci girmektedir. Kişi haksız tutuklama kararına itiraz ederek yargılamanın daha adil ilerlemesini sağlamalıdır.
Şüpheli veya sanığın tutuklanması için kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller ve bir tutuklama nedeni bulunmalıdır. Bu nedenlerin bulunması durumunda dahi hakim tutuklama kararı vermek zorunda olmayıp, tutuksuz yargılanma veya adli kontrol kararı verebilmektedir. Tutuklama, hakim veya mahkemenin takdirine dayalı olarak karar verilebilecek ihtiyari bir tedbirdir.
Tutuklama kararına itiraz, şüpheli veya sanığa tanınan en önemli haklardan birisidir. CMK’ya göre tutuklama kararına itiraz 7 gündür. Bu süre şüpheli veya sanığın tutuklandığı gün sayılmadan hesaplanır. Tutuklamaya itirazı kişi kendisi yapabileceği gibi bir avukat aracılığıyla da yapabilir. Burada önemli olan durumun ciddiyetini kavramaktır. Tutuklama bir koruma tedbiri olmasına karşın bazen cezalandırma aracı olarak kullanılır. Bu durumda kişinin hürriyeti haksız bir şekilde sınırlanır. Bu sürecin daha adil işlemesi ve hak kaybına uğramamak adına bir avukatla ilerlemek her zaman daha doğru olmuştur. Tutuklanan kişinin yasal temsilcisi veya eşi de tutuklama kararına itiraz edebilir. Tutuklama kararına itiraz, kararı veren mahkemeye bir dilekçe ile veya beyanda bulunup bu beyanı katip tarafından tutanağa geçirilerek yapılır. Karara itiraz üzerine, tutuklama kararını veren hakim veya mahkeme, kendi verdiği bu kararı 3 gün içinde değiştirmezse, itiraz dilekçesinin kendisine verildiği tarihten itibaren üçüncü günün sonunda itirazı incelemeye yetkili merciye gönderir. Sulh ceza hakimliğine yapılan itirazın incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hakimliği varsa numara olarak kendisini izleyen hakimliğe; son numaralı hakimlik için bir numaralı hakimliğe; ağır ceza mahkemesi bulunmayan yerlerde tek sulh ceza hakimliği varsa yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hakimliği varsa en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine aittir. (M.268/3-a) Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.(m.268/3-c).
Tutuklama bir koruma tedbiri olması nedeniyle kanun koyucu tarafından bir süre sınırı getirilmiştir. CMK madde 102’ye göre; Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
(2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı geçemez
(3) Bu maddede öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir.
(4) (Ek:17/10/2019-7188/18 md.) Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
(5) (Ek:17/10/2019-7188/18 md.) Bu maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.
Bu süreç yorucu ve sürelere tabidir. Bu nedenle bu alanı iyi bilen bir avukat aracılığıyla süreci ilerletmek daha faydalı olacaktır.
Tutuklama kararına itiraz dilekçesi örneği :
ANKARA BATI 2. SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
Gönderilmek Üzere
ANKARA BATI 1. SULH CEZA HAKİMLİĞİ'NE
Sorgu No :.../...
Adli Kontrole İtiraz Eden
(Şüpheli) :İsim-Soyisim - TCKN
Müdafi : Av. Nisa Nur ARSLAN
Konu : Ankara Batı 1.Sulh Ceza Hakimliğinin .../.../2021 tarih ve .../... Sorgu numaralı adli kontrol tedbiri kararına itirazımızdır.
Açıklamalar :
Müdafii bulunduğum şüpheli hakkında, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın .../... soruşturma sayılı dosyası kapsamında, Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından .../.../2021 tarih ve .../... sorgu sayılı kararıyla tutuklama kararı verilmiştir. Söz konusu karar hukuka aykırı olup itirazen kaldırılarak, şüphelinin koşulsuz serbest bırakılması gerekmektedir. Şöyle ki;
Şüpheli gerek savcılıkta verdiği ifadesinde gerekse de sulh ceza hakimliğindeki sorgusunda samimi bir şekilde beyanda bulunmuş ve gerçekleri anlatmıştır. Şüpheli hakkında suç unsurlarının oluşmadığı, soruşturmaya konu suçun şüpheli tarafından işlenmediği açıkça ortadadır.
Ayrıca şüphelinin yerleşim yeri sabit olup kaçma ihtimali bulunmamaktadır. Şüphelinin delilleri karartma tehlikesi bulunmaması da göz önüne alındığında şüpheli hakkında hükmedilen tutuklama kararı müvekkilimizin mağduriyetine sebep olmaktadır. Bu sebeplerle şüpheli hakkında hürriyeti sınırlandıran bir tedbir tutuklama tedbiri aşırı bir tedbir olup itirazen kaldırılmasını talep etme gereğimiz hasıl olmuştur.
Sonuç ve İstem :
Yukarıda açıklanan nedenlerle, şüpheli hakkındaki tutuklama kararının İTİRAZEN KALDIRILMASINA ve şüphelinin koşulsuz serbest bırakılmasına karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederiz.
Şüpheli Müdafi
Av. Nisa Nur ARSLAN
Kommentare