İdare her zaman hukuka uygun veya haklı karar vermemektedir. Kimi zaman idarenin yapmış olduğu bir işlem haksız sonuçlar doğurmaktadır. Bu durumda idarenin tesis ettiği haksız ve hukuka aykırı işleme karşı idareye başvuru ile başlayan yargı yoluna doğru giden bir süreç başlar. Uygulama da süreç idarenin haksız bir işlem tesis etmesiyle başlar. Bu yazı da bir örnek üzerinden ilerleyeceğiz. Örneğin sözleşmeli er hakkında dolandırıcılık iddiasıyla dava açıldığında askeriye tarafından sözleşmesi feshedilirse süreç nasıl işler? Öncelikle sözleşmeli er yönetmeliğine göz atmamız gerekmektedir. Buna göre; Sözleşmeli erlik için aşağıdaki nitelikler aranır:
a) Türk vatandaşı olmak.
b) Bu Kanunda belirtilen öğrenim ile ilgili şartları taşımak.
c) Sağlık ile ilgili Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliğinde belirtilen şartları taşımak.
ç) Kamusal hakları kullanmaktan yoksun bırakılmamış olmak.
d) Cezaları ertelenmiş, seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmiş, genel ya da özel af kanunları kapsamına girmiş veya haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi;
1) Devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar, halkı askerlikten soğutmak, Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama ile zimmet, irtikâp, iftira, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, yalan tanıklık, yalan yere yemin, suç uydurma, cinsel saldırı, cinsel taciz, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak, fuhuş, gayri tabii mukarenet, hileli iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçlar ile kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından,
2) Firar, amir veya üste fiilen taarruz, emre itaatsizlikte ısrar, üste hakaret, mukavemet, fesat ve isyan suçlarından,
3) 22/5/1930 tarihli ve 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun 148 inci maddesinde belirtilen suçlardan,
birisinden mahkûm olmamak.
Görüldüğü üzere açıklanan suçlardan dolayı mahkum olanların sözleşmeli er olması yasaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken şey bu suçlardan mahkum olma halidir. Yani olayımızda henüz yargılama devam ederken, kişi dolandırıcılık suçundan hüküm giymemişken sözleşmesi feshediliyor ve bir hak kaybına uğruyor. Burada kişinin beraat etme ihtimali göz ardı ediliyor. Bu durumda önceliğimiz idareye bir itiraz dilekçesi yazıp idarenin kararının iptal edilip kişinin işine dönmesini talep etmek olacaktır. Bu talebi fesih yazısının ilgilisine tebliğinden itibaren 60 gün içinde yapılması gerekmektedir. Olayımızda milli savunma bakanlığına 60 gün içinde itiraz dilekçesi vererek sonucunu beklememiz gerekecek. Bu dilekçenin verilmesi iptal davası için olmasa da tam yargı davası için dava şartı olup, bu süreye uymadan dilekçe verilmez ve tam yargı davası açılırsa davanın usulden reddine sebep olur. Eğer idare olumlu yanıt verirse sorun yok. Ancak idare 30 gün içinde yanıtsız bırakırsa zımni ret kabul edilir veya idare talebi direk reddedebilir. İşte böyle bir durum da idare mahkemelerinde iptal veya tam yargı davası açılması gerekir. İptal davası ile idarenin kararının iptali ve işe iade, tam yargı davası ile de bu süreçte ki yaşanan hak kaybı nedeniyle uğranılan zararlar talep edilir.
İdareye karşı açılan iptal ve tam yargı davaları sürelere tabi geri dönüşü olmayan kesin takip edilmesi gereken davalardır. O nedenle bir avukatla yola devam edilmesi gerekmekte olup bu süreç hafife alınmamalıdır.
Comments